Bugün bir dilek tuttum kendime. Bir dileğim,
bir beklentim olsun istedim hayattan.
Sonra gitmek istedim yaşadığım
şehirden. Beni kimsenin tanımadığı ve bir günaydın bile diyenimin olmadığı yalan ve ihanetin hiç bulunmadıgı bir
yere kaçmak istedim. Metropol de yobazlaştım belki de kimbilir.
Belki de çok
uzaklaştım kendimden. İçimin sesini duyamaz oldum, sağır kaldım söylenenlere.
Hani yanıma öyle üç şey falan almaya da gerek yok, bir başımı alıp kaçmak
istedim.
Bazen diyorum ki, ya sarhoş olmak gerek, ya da deli olmak
hayatta. Deli kuvveti, sarhoş cesareti derler ya, işte öyle iliklerime kadar
deliresim geliyor bu ara. Bir cinnetle vazgeçmek geri de kalanlardan, bir
yumrukla devirmek önüme çıkanları, mantığa davet eden tüm insanlığı yok saymayı,
delirdim ulan daha ötesi var mı diye avazım çıktığı kadar bağırmayı
istiyorum.
Bahardan mıdır bu haller bilmem ama, daha bir gözüme batar
oldu çevremdekiler. Daha bir canımı acıtır oldular. En yumuşak acı aşk acısıymış
be dedirttiler bana. Aşk da ihanet yavan durmuyor da, diğer hayatta işte böyle
batıyor yüzüne gözüne kanatırcasına.
Elini uzatanların elini
tutamıyorum, ya çok sıkarlarsa, ya bırakırlarsa diye. Kayıp gitmekten korkuyorum
bir avucun içinde, boğulmaktan korkuyorum dört parmak büklümünde. Durum böyle
olunca dedim ya deliresim geliyor şu ara. Bir köy evine kaçasım, telefonumu suya
atasım, ardıma bir daha hiç bakmayasım var…yani Deliresim var…
güzel